Bundan yüz yıl önceye kadar insanların büyük kısmının zihnini meşgul eden ve stresi tetikleyen düşünceler birkaç kilometrelik çaptaki olaylar ve doğrudan tanıdıkları insanlarla ilgiliydi. Bugünse telefon ekranlarımız vasıtasıyla binlerce kilometrekarelik alanda hiç tanımayacağımız insanların, hiç gitmeyeceğimiz yerlerin çözümüne müdahil olamayacağımız sorunları konusunda “bilinçlendiriliyoruz.”

Herhangi bir sorunla ilgili herhangi bir farkındalık çalışmasını küçümsemiyor veya önemsiz bulmuyoruz. Hatta Tarihi Safranbolu Fırını olarak başta sokak hayvanları, yaşlılar ve toplum sağlığı konularına kaynak ayırıyoruz. Çünkü dünyadaki sorunların, bir grup insanın gerekenden fazlasını yapmak için inisiyatif almasıyla çözüleceğine inanıyoruz. Sadece bunların gerekenden fazlasını yapmayan insanların kendilerini kötü hissetmelerine sebep olacak araçlara dönüştürülmesini yanlış buluyoruz.

Çünkü biz sadece ürünlerimizi satmıyoruz. Müşterilerimizin mağazaya geldiği, web sitemize girdiği ya da sipariş vermek için telefonunu eline aldığı andan paketini eline aldığı ana, ürünü ağzına götürdüğü saniyeden sindirim sürecine kadar her aşamadaki deneyimi iyileştirmeye çalışıyoruz. Bir süredir müşterilerimizle yaptığımız sohbetlerde bazı müşterilerimizin paketini aldığında, ürünlerimizden bağımsız, katı diyetleriyle ilişkili zorlayıcı duygular yaşadıklarını tespit ettik. Şakayla karışık cümle aralarında kendilerini cezalandırmak istiyor ve suçlu hissediyorlardı. Bu müşterilerimizin korunması çok mümkün olmayan olağandışı görüntülere kavuşmak için haddinden fazla katı diyetlere uymaya çalıştıklarını ve bu kuralları biraz esnettiklerinde kendi içlerindeki bir mekanizmanın onları cezalandırdığını fark ettik.

Şema terapi yöntemi konusunda uzmanlaşmış bir psikolog bir de psikiyatristten bu konuyla ilgili görüş istedik. Bu suçluluk duygusunun “Yetersizlik Duygusu” ile bağlantılı olduğunu ve bu duygunun çok yaygın olduğunu öğrendik. Çocukken yaşatılabilecek yetememe hissinin, kişinin farkına dahi varamayacağı kanıksanmış bir inanca dönüşmesinin topluma sirayet etmiş genel mutsuzluk haliyle ilişkili olabileceğini düşündük. Uzmanlara görüşümüzü açtığımızda bunun doğru olabileceğini fakat yetersizlik inancını geliştirmiş kişinin sadece diyet-haz arasındaki ilişkiden değil herhangi bir yerde maruz kalabileceği “Bu sorunu neden çözemiyorsun?” “Neden bununla ilgili tavrın böyle değil?” Mesajı taşıyan iletiden de etkilenebileceğini öğrendik.

Yetersizlik hissi yaşayan birinin bu duyguyla baş etmesinin en etkili yolu, güvendiği birinin gözlerinin içine bakarak “yeterlisin” demesidir. Bizler de “Kalbi En Sıcak Fırın” olmanın bize yüklediği sorumlulukla yıllar içerisinde oluşturduğumuz güveni “Yetersizlik Duygusuyla” baş etmeye çalışan insanlara yardım etmek için kullanmaya karar verdik.

İnce eleyip sık dokuyarak toplumun her kesiminden insanın, farklı zamanlarda, farklı yerlerde, farklı sebeplerle kendini yetersiz hissetmelerine neden olan en yaygın mesajları derleyerek her biri için ayrı “yeterlisin” mesajları yarattık. Biliyoruz ki; her mesaj herkese anlamlı gelmeyecektir. Fakat en az bir mesajın size kendinizi iyi hissettireceğine eminiz. Umuyoruz ki; doğru insanlar doğru mesajlara denk gelirler. Başka yerleri bilmiyoruz fakat bizim olduğumuz her yerde yeterlisiniz.